biraz da benden, paylaşalım öğrenelim

Bunu okuyun! Çocuğunuz depreme hazır mı?

Bugün Tüten  kendi blogunda yazmış,  “Çocuğunuz depreme hazır mı?” diye…

*******

Asında hepimizin bu eğitimlere ihtiyacı var, ilk yardım,acil duruma müdahale, deprem eğitimi…vs…

Bu eğitimler  bizde genelde sadece sözlü olarak anlatılıyor ama aslında uygulamalı olmalı. Uygulamalı olunca beyin unutsa da vücut  unutmuyor refleks olarak  hatırlayıp uygulamaya koyuyor… (bu sadece benim teorim  gerçi )

Diğer yandan 99 depremini İstanbul’da geçirmiş biri olarak o korku unutulması pek mümkün olmayan bir şey…

Benim çevremde  herhangi bir yıkım veya kayıp olmamıştı ama depremin olduğu gecenin üçünde evde,binadan gelen bir güm sesiyle  uykudan fırlayıp sallandığımızı unutamıyorum.(Babam deprem oluyor demişti)  Odamın kapısı kapalı yattığım için deprem sırasında kapıyı açamamıştım, babam omuz atarak kapıyı açmışlardı.

Evde annem ve babamla yaşıyordum. Alt katta teyzemler vardı. Tam olarak emin değilim ama sanırım bizim apartman 13-14 katlı falandı. Çapraz binamızda annemin kuzenleri vardı.

Deprem olunca  önce sokak kapısına doğru fırladık ama babam bizi salon kapısının altına çekti. Saat gecenin bir yarısı olduğu için heryer zifiri karanlık… Sarsıntı biter bitmez sokak kapısını açıp merdivenlerden zemin kata kadar indik. (7. katta oturuyorduk) Teyzemlerin kapısı açıktı, onlara da seslendik, aşağıya indik.

Babamın el fenerleri meşhurdur. Hayatta fenersiz gezmez:)) O fener ben bildim bileli hep elinin altındadır. Uyurken bile başucunda durur. Her daim pilleri kontrol edilir falan. Enteresan bi adamdır babam,her daim garanticidir.

Neyse o meshur fenerin ısığı altında kendimizi apartmandan dışarı attığımızda sokakta in cin top oynuyordu.

Sanki biz hayal görmüştük. Hava sessiz sakin, gökyüzünde yıldızlar vardı. Bazı evlerde ışık vardı ama sokakta bizden başka kimsecikler yoktu.    Taa ki birkaç dakika sonrasına kadar…

İnsanlar sokağa dökülmeye başlamıştı. Kimse ne olduğunu bilmiyordu.  Yani deprem olduğunu anlamıştık da nerde, nasıl ne zaman..vs hiçbir fikrimiz yoktu. Babam eski amerikan arabaları meraklısıdır.  Eski model landover arazi araçları(kaloriferleri ısınmazdı, camlarına tahtalar sıkıştırırdık ki açılmasın diye) ,eski kasa chevroletler, chrysler…vs.

Millet yeni arabalara binerken ben bu taş devri arabalarına binerdim, o zaman kıymetini bilememişim. Neyse konuyu dağıtmayalım o zaman babamda yine eski kasa bi opel vardı. (eski kasa falan ama içleri devasal rahatlıkta oluyor)

Ailecek arabaya bindiğimiz gibi babam arabayı sokağın yukarısındaki parkın önüne doğru sürüp park etti.  (Meğer bina yıkılırsa yakınında olmayalım diyeymiş) Ve yine mümkün olduğunca elektrik  direklerinden uzak bir yerde durduk.

Arabada radyoyu açıyoruz ama hiçbir haber falan yok, herşey banttan olduğu için bir bilgi alamadık. Ablamları aradık. Cep telefonları ilk birkaç dakika çalıştı sonra kilitlendi, onlarla konuşup konuşmadığımızı hatırlamıyorum. Sanıyorum onlar o tarihte İstanbul’da yaşamıyorlardı. Bir de öyle pis bi durum ki  yapabileceğin  hiçbirşey yok, çünkü hiç bir şey bilmiyorsun!!

Bizden bir süre sonra yakınımızda oturan komşular,teyzeler, kuzenler falan hep beraber parkta buluştuk. sanırım yaklaşık 1 saat sonra falan depremin gölcükte olduğunu anlamıştık.

Şahsen benim o geceye kadar depremle ilgili anılarım yalnızca okul bahçesinde koşup oynarken milletin aaaa deprem olmuş falan demesiydi. onda da biz aaa  öyle mi falan deyip koşup oynamaya devam etmiştik.

Hiç bu kadar fena deprem olduğunu bilmiyordum o zaman. bizim evlerde zerrece hasar yoktu çok şükür ama korkudan evlere giremiyorduk. Bizim binada dolaptan düşen tek bi bardak bile yoktu ki, annemin evi genelde dandini dastana modundadır.

Yaklaşık 1 haftaya yakın parkta kamp kurduk mahallecek. Park, Kadıköy Belediye  Başkanı Selami Öztürk’ün evinin yanındaydı, sağolsun evinin bahçesini kullanıma  açmıştı. Tuvalet ihtiyacı için  ya, o zamanlar sokağın köşesindeki  Mc Donalds’a ya da Selami Öztürk’ün evine gidiyorduk.

Kuzenim ve arkadaşlarımızla kulaklarımızı yere çimlere dayayıp artçı depremin ne zaman olacağını tahmin etmeye çalışıyorduk (manyak mıymışız ?) komşulardan  cesur olanları evden piknik tüpü alıp gelir geceleri çay yaparlardı parkta… Gündüzleri herkes yine evine gidiyordu ama… Hatta ben en sonunda artık eve gidelim,sokakta yatmaktan sıkıldım diye söylenmeye başlamıştım.

Evlere geçip televizyonlar açıldıkça görüntüler gelmeye başladıkça deprem dank etmeye başladı.  Aman tanrım…

Gölcük çok fenaydı,depremde yıkılan evler, altından çıkmaya çalışanlar, evlatlarını,ana-babalarını kaybedenler…kurtarma çalışmaları… inanılmaz acıydı…

Ben depremi o gün öğrenmiştim…Ondan sonra bir daha da unutamadım zaten…

Depremden korunmak için yapılması gereken önlemleri öğrendik, taşınacağımız evlerin depreme dayanıklılığını sorduk…Çocuğu okula verirken binanın depreme uygunluğunu acil bi durumda nasıl çıkış yapacaklarını sorduk…

Sormak,öğrenmek biryere kadar ama olay anında uygulamak bambaşka şeyler tabii ki…

Mesela bizim evde oğlanın odası  bizim odanın hemen yanında (her ne kadar orada yatmıyor olsa da)..

Ola ki Uğurcan’ı gece yatağına yatırabilmişsem gece zırt pırt kalkıyorum…

İşte hemen hemen  uyku arasında aklıma üşüşenler:

1) Ya eve gece biri girerse, oğlanın odası bizim odadan önce…(kendime, vesvese yapma deyip, bi dua okuyorum sonra da ödüm b*kuma karışarak bi evi kolaçan ediyorum)

2) Deprem olursa oğlana önce hangimiz koşarız acaba? Ben direkt oğlana koşarım ama Tolga bir de beni bekler, üstelik benden hızlı, o daha önce gider.  (biz genelllikle karı-koca olarak hep zıt fikirli olduğumuzdan bir sağa-biri sola koşar:) oracıkta tartışırız muhakkak , genelde herkes kendi bildiğini okuyor çünkü:P) Nereye saklanması gerektiğini biliyor mu acaba? Telefonunun şarjı var mıdır? ev yıkılırsa ve ayrı yerlerde  kalırsak birbirimizi nası buluruz?(burdan sonra felaket senaryolarım başlıyor.. orasını yazmayacağım…)

3) Gece Tolga  yoksa  ve deprem falan olursa şuraya yatak odasındaki dolabın önüne eğiliriz,cep telefonum yanımda ve şarjlı olmalı (sırf bu yüzden cep telefonumu yatak odasından çıkaramıyorum gece…depremden ölmezsem radyasondan gidicem…

4) Çocuk üstünü açarsa (sırf üstünü açıyor diye gece 40 kere falan üstünü kapatıyorum, dolayısı ile uyuyamıyorum.

5) Evde şimdi herkes uyuyor ev çok sessiz , kalkıp salona geçip birşeyler mi seyretsem ya da kitap okusam… ay bu sessizlik  kolay kolay bulunmaz… ama yarın sabah  da iş var.. üff.. uyuyayım en iyisi

6) Çocuk gece işedi mi? ah süper, işememiş, çişe kaldırsam mı? saat kaç?  (bazen de işemiş oluyor, bu sefer de çocuğun üstünü değiştir, çarşafları değiştir …yine uyku kaçtı..)

Velhasıl kelam depremi unutmamış olsak da uykuyu unuttuğumuz kesin…

*******

Herşey bir yana…

Van’da deprem yüzünden evlerini kaybedip konteynerlarda kalanlar hala üşüyor biliyor musunuz? 

#uyumaTürkiyeVanÜşüyor

van üşüyor.jpg-large

 

 

 

“Bunu okuyun! Çocuğunuz depreme hazır mı?” için 2 yorum

  1. hatun bu kadar vesvese iyi değildir.
    bir deprem planı hazırlayın ve herkes iyice çalışsın.
    sonra da vurun kafayı yatın uyuyun.

    http://www.guvenliyasam.org/ bu eğitimi al mutlaka. evde yangın söndürücün var mı?

    manyetolu el fenerleri var, ben ikea’dan aldım mesela. piliden daha güvenilir.

    yatak odasından çıkın, büyük beyaz eşyaların yanına çökün. onlar tam ezilmiyor, arada hayat üçgeni kalıyor. aklında olsun.

    bi de vesvese yapmamak iyidir. Kadere bırak.

    Beğen

    1. ah be ipek, düşünce akışını durdurabilsem keşke:)) çocukken yapıyordum da büyüyünce epey bi konsantre olmak falan lazım…
      hayır evimde yangın söndürücü yok… siteye bakayım;) el feneri …evet almak lazım…

      Beğen

Ipek AG için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.